wear on

  1. yavaş ilerlemek/geçmek, can sıkmak.
    The meeting wore on all afternoon.
    as the evening wore on: akşam ilerledikçe.
birinin sinirine dokunmak Verb
hislerini saklamamak, içi dışında olmak, sır tutmamak, açık kalpli olmak.
hislerini (bilhassa aşkını) gizleyememek, belli etmek, açığa vurmak, açık kalpli olmak.
içinden geçenleri açıkça göstermek Verb
duygularını açığa vurmak Verb
içi dışı bir olmak Verb
duygularını gizlememek Verb